Bu ülkede devlet adına atılan her adım iktidardaki ailenin siyasi, ekonomik ve sosyal çıkarları doğrultusunda hesaplanmaktadır.
Ulusal Konsey Başkanı Cemil Hasanlı
Ülkenin kara sınırları 4 yılı aşkın süredir kapalı. Vatandaşın hareket özgürlüğü kısıtlanıyor, hatta yasaklanıyor. İlham Aliyev, birkaç gün önce ülkenin kara sınırlarının kapatılmasını şöyle açıklamıştı: “Dışarıdan ciddi tehditlerle ve sorunlarla karşılaştık. Şu anda Azerbaycan’da kara sınırlarının belirli bir süre kapatılmasının ardından güvenliğin güçlendiğini görüyoruz. Geçmişte birçok vaka gözlemlendi. Bunların bir kısmı kamuoyuna açıklandı, bir kısmı ise açıklanmadı.” Bir zamanlar Sovyetler Birliği de tüm sınırları kapalı tutarak güvenliğini “güvence altına alıyordu”. Hatta sadece özgür dünyadan insanların değil, yabancı “seslerin” de Sovyet sınırlarını geçememesi için tüm sınır boyunca susturucu istasyonları inşa etti.
Öncelikle kara sınırlarını bugüne kadar kapalı tutmayan Kovid-19 tehdidiyle açıklandı. Yani hükümet halka yalan söyledi ve milleti aldattı. Kovid’i kastederek karantina uyguladılar ve kara sınırlarını karantina arka planına kapattılar. İddiaya göre ülke güvenliğini tehdit edenler uçakla gelemedi. Kara sınırını geçenler sınır denetimi ve gümrük kontrolünden geçiyor, uçakla gelenler ise sınır kontrolü ve gümrük kontrolünden geçiyor. Prosedürde hiçbir fark yoktur.
Sınırlar ve güvenlik söz konusu olduğunda İsrail devleti her taraftan düşman gördüğü ülkelerle çevrilidir. Ancak güvenlik nedeniyle kara sınırlarını kapatmak hiç aklına gelmedi. Yani Aliyev’in bu iddiasının eleştiriye tahammülü yoktur. Bu, başlangıçta var olmayan sahte “güvenlik” iddiasıyla milletin anayasal özgürlüğünü, serbest dolaşım hakkını, sınır bölgesinde yaşayan halkın geçim olanaklarını kısıtlamak, sınır hattını kapatmaktır. totaliter diktatörlük yöntemleriyle otoriter yönetim. Anlamı: “Rab’be bakıyorum, böyle yürüyeceğim”. Son kez değil, Kovid nedeniyle karantina süresi ve kara sınırlarının kapatılması uzatıldığında, ülkenin Başbakanı Ali Asadov neşeyle bunun sorumluluğunu üstlendiğini söyledi. Nihayet başbakanın bu ülkede bir şeyin sorumluluğunu üstlenmesi milleti de sevindirdi.
Birçok kez söylediğimiz gibi dünya, Kovid’e uzun zaman önce veda etti. Dünya Sağlık Örgütü bunu resmen ilan etti. Kovid’i “canlı” tutan Azerbaycan hükümetidir, İlham Aliyev’in aile gücüdür. Siyasi, ekonomik, insani olmayan amaçlar için Kovid’e ihtiyaçları var. Siyasi amaçlar için Kovid’e ihtiyaçları var. Siyasi özgürlüklerin yasaklanması gerekiyor, kapalı bir toplum yaratılması gerekiyor, kontrollü bir toplum yaratılması gerekiyor.
Şimdi açıklama zamanı geldiğinde İlham Aliyev, kara sınırlarının belirli bir süre kapatılmasının ardından Azerbaycan’da güvenliğin güçlendiğini söylüyor. Sınırların kapatılmasıyla ülkenin güvenliği güçlendiriliyorsa, hava yollarını da kapatın ki güvenliğimiz daha da güçlensin, ülkemize kuşlar girmesin. Ama kapatmıyorlar. Çünkü iktidardaki aile hava taşımacılığı üzerinde tam kontrol kurmuştur. Kara sınırlarının kapalı tutulması uçak bileti fiyatlarının fırlamasına neden oldu. Artık çoğu Azerbaycanlı uçağa yalnızca aşağıdan bakabiliyor. Biletler yanıyor. Mesela Aliyev, kara sınırları kapalı olduğu için milletin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için uçak biletlerini ucuzlattık demedi. Bu ülkede devlet adına atılan her adım iktidardaki ailenin siyasi, ekonomik ve sosyal çıkarları doğrultusunda hesaplanmaktadır.
Şöyle bir soru ortaya çıkıyor: Azerbaycan’ın kara sınırlarını kullananlar kimlerdir? Kara sınırını kullananların yüzde 90’ı Azerbaycanlı. Gürcistan’da yaşayan Azeriler, Rusya’da yaşayan Azeriler, İran’da yaşayan Azeriler. Kazak sınır köyünden sınırın Gürcistan tarafında 2 km uzaklıktaki Azerbaycan köyüne gitmek isteyen bir Kazak’ın 450 km yol kat ederek Bakü’ye varması ve 800 manatlık bilet alıp Tiflis’e uçması ve oradan tekrar Gürcistan’a gelmesi gerekiyor. Kazak sınırındaki köy. Çünkü İlham Aliyev güvenliğimizi “güvenilir” kılmak istiyor.
Dört yıldır bu millet “Skype” ve “Zoom” ile sınırın öbür tarafında ölülerine ağlıyor. Çünkü İlham Aliyev’in “güvenlik konsepti” kara sınırlarının kapatılmasını içeriyor. Bu niyeti gerçekleştirmek için Kovid adam için adeta bir fırlama oldu. Artık Kovid’le kapıları kapalı tutmak komik hale gelmişken, bu “güvenlik” meselesine “ciddi bir içerik” kazandırmak istiyorlar ki millet arkasına yaslanıp “Aşırıya kaçmayacağım, bunu yapmayacağım.” baş ağrısı”.
Ülkenin kara sınırları dört yıldır kapalı. Televizyona çıkan her uyuşturucu satıcısı, bir İran vatandaşından afyon ve eroin aldığını beyan ediyor. Peki kara sınırları kapalıyken bu İran vatandaşları Azerbaycan’a nasıl uyuşturucu getiriyor? Madem uçakla geliyor neden engellemiyorsunuz, sonuçta tanıtımını yaptığınız uyuşturucu, ülkenin güvenliğini tehdit eden en tehlikeli unsur haline geldi.
Kuru sınırları kapalı tutmanın bedelini millet ödüyor, Aliyev ailesi menfaatini görüyor, bu milletin karnından petrolü sülük gibi emen aile şirketleri. Nasıl oluyor da son yıllarda karantina koşullarında, kara sınırları kapatıldığında halk fakirleşiyor, Aliyev ailesi zenginleşiyor, aile şirketleri gelişiyor. Aşağı yukarı 100.000 aile sınır ticaretinden geçimini sağlıyordu. Hayır, komşu ülkeden 5 kilo yiyecek getiremezsiniz, ülkemizin güvenliğini tehdit ediyor, Aliyev ailesine ait satış noktalarını terk etmeniz gerekiyor dediler. Vergi olarak ödemek zorunda oldukları her 7 manattan 1 manatını ödeyerek çocuğunuza nafaka ödeyecek parayı “bulmamalılar”. Karantina koşullarında halk fakirleşiyor, millet yoksullaşıyor, Aliyevlerin aile bankaları gaz pompalıyor, kazanı dolduruyor. Böyle bir ülkeyi neden kapalı tutmuyorsunuz?
Yarın, canları zarar görmesin diye gazetecileri, siyasetçileri, sosyal aktivistleri, dindarları kaçakçılık, dolandırıcılık, uyuşturucu, polise direnme adı altında toplu halde tutukladık diyecekler. Hayatlarını “kurtarmak” için bu sahte suçlamaları hazırladık, tokaladık ve onlara “güvenlik” çantası diktik.
Sayın İlham Aliyev bu “güvenlik” masalını anlatırken, zulmettiği milletin zorlukla bulduğu ekmeği yemediğini unutmamalıdır.
