NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna’nın NATO üyeliği için bir paket hazırladıklarını ve bu paket çerçevesinde “koşullar yerine getirildiğinde Ukrayna’yı üyeliğe davet edeceklerini” açıkladı. Ancak ABD hükümetinden bu yönde bir açıklama gelmedi. ABD dış politikalarının belirlenmesindeki en etkin yayın organı kabul edilen ve başta ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger olmak üzere çok sayıda etkin üst düzey diplomatın üyesi olduğu Foreign Affairs dergisinde günler önce yayınlanan bir yazıda da Stoltenberg’in kullandığı ifadelere yer verilmesi dikkat çekti. Neredeyse bütünüyle aynı ifadelerin kullanılması ise akıllara “Ukrayna konusundaki kararı ABD’li dış politika çevreleri mi belirledi?” sorusunu getirdi.
Foreign Affairs’de yayınlanan ‘Ukrayna’nın NATO’ya girişine izin vermeyin! İttifakı genişletmenin maliyeti kazançlarına ağır basıyor’ başlıklı yazıda başta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olmak üzere NATO’nun tüm Avrupalı üyelerinin Ukrayna’nın ittifaka katılımını istedikleri ifadesine yer verildi. Bugün de devam edecek olan NATO zirvesinde Avrupalı ülkelerin başlıca talebi olan Ukrayna’nın üyeliği konusunda ise ABD ve Almanya olumsuz düşündüklerini açıkladılar. ABD Başkanı Joe Biden geçtiğimiz günlerde verdiği bir demeçte “Ukrayna’nın NATO üyeliği için henüz hazır olmadığını” ifade etmiş Almanya’nın ise olası bir üyelik başvurusunda veto edeceği bilgisine ulaşılmıştı.
Uluslararası diplomasideki etkinliğiyle bilinen dergide yayınlanan ilk analizde NATO’nun tarihi boyunca savaşma riskine yakın ya da savaş haline olan ülkeleri ittifaka almama stratejisi güttüğü ancak Ukrayna’nın ittifaka katılması durumunda Rusya’yla nükleer savaş bile yaşanabileceği iddiasında bulunuldu. ‘ABD söz konusu bu risk dolayısıyla Ukrayna’daki savaşa doğrudan müdahil olmuyor’ ifadesine yer verilen yazıda ‘Ukrayna’ya ileri tarihli bir üyelik bile vermek o tarihte NATO’nun Rusya’yla savaşa çekilmesi anlamına gelebilir’ uyarısında bulunuldu.
Açıkça ‘Ukrayna’nın NATO üyeliği ABD’nin ulusal çıkarlarına aykırıdır’ ifadesine yer verilen yazıda ‘2008 yılında dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üyeliği için çaba göstermişti ancak zaman gösterdi ki Rusya ulusal güvenliği gerekçe göstererek iki ülkeye de savaş açtı. Ukrayna’yı ittifaka dahil etmek Rusya’ya savaş daveti yollamakla eş anlamlı. Üyelik durumunda tüm NATO üyeleri yıkıcı bir savaşın içine çekilir dolayısıyla Ukrayna’ya bu kapı kapatılmalıdır’ analiziyle ABD dış politika camiasındaki düşünceler dile getirildi. Yazıda ayrıca Joe Biden hükümetinin şu ana kadar ‘ABD’nin Ukrayna’daki stratejik hedefleri ve ulusal çıkarları halen açık ve belirlenmiş değil’ ifadesine de yer verildi.
Analizde Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bitmesi olasılığında bile Ukrayna’nın ileride Kırım ve Donbass gibi Rusya’nın topraklarına kattığı ya da Rusya’ya destek veren bölgeler için mücadeleye devam edeceği bunun da ABD’yi doğrudan savaşa çekeceği iddiasına yer verilerek ‘ABD kesinlikle Ukrayna’nın NATO’ya girmesine müsaade etmemeli’ ifadesi kullanıldı.
Dergideki bir diğer yazıda ise Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği durumunda ABD kamuoyunun Rusya’ya karşı olası bir savaşta ikna edilemeyeceği, Birleşik Devletler’deki Cumhuriyetçi Partili seçmenler ve politikacıların buna kesinlikle karşı olduğunun altı çizildi. Yazıda ‘Buna karşın her durumda Rusya yönetimi ve halkı, Ukrayna için savaşı göze alacaklardır. Bu psikolojik dezavantaja sahipken rakiple mücadele edilemez’ yorumunda bulunuldu.
Aynı yazıda son derece çarpıcı bir ifadeye de yer verildi. Bu ifadenin önceki gün NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in kullandığı ifadeyle neredeyse aynı olması ise akıllara “Ukrayna konusundaki kararı ABD’li dış politika çevreleri mi belirledi” sorusunu getirdi. İşte analiz yazısındaki o ifadeler:
‘Sınırları Rusya ile çatışma halindeki bir Ukrayna’nın ittifaka üyeliği beraberinde büyük bir bedel getirir… Ukrayna’ya kademe kademe arttırarak destek verilmeye devam edilmeli, ülkenin sınırlarının istikrara kavuşması beklenmelidir. Bu şartları gerçekleştirecek olan da Ukrayna’dır. Ukrayna ancak bu şartları yerine getirdikten sonra NATO’ya kesinlikle alınmalıdır.’
