Yaşam

“Bağırsak Beyni”: Bağırsağa Neden “İkinci Beyin” Deniyor?

Uzmanlara göre memelilerin “bağırsak sinir sisteminin” varlığı nedeniyle hayatta kalma mücadelesini kazanabildiklerini bildirdi.

Bağırsakların bu “beyni”, diğer organlardan gelen bilgileri işler ve dış faktörlerin etkisine bağlı olarak bağırsak sisteminin davranışını değiştirir. Bağırsaklar “düşünebilir” ve böylece çevreye uyum sağlayabilir.
Çalışmanın yazarları, fareler üzerinde deneyler yaptıktan sonra bu sonuca vardılar. Kemirgenlerde, elektriksel impulsların yardımıyla bağırsağın çalışmasını uyardılar. Bir süre sonra vücudun uyaranlara uyum sağlayabildiği anlaşıldı.

Daha önceki bilimsel hipotezler, enterik sinir sisteminin memelilerde beyinden önce oluşan ilk organ olduğunu öne sürüyordu.Bu teorinin yazarları, hayvanların önce bir tür olarak hayatta kalmalarını sağlayan belirli bir gıda alımı ve işleme mekanizması oluşturduğuna inanıyor.

Genellikle yaşlı insanlar, ciddi bir hastalıktan sonra, kendilerini iyi hissettiklerinde bile, net düşünme ve halüsinasyon görme yeteneklerini aniden kaybederler. Bu, bağırsakların yaşla birlikte normal çalışma yeteneğini kaybetmesinden sonra en sık görülen durumlardan biri olarak kabul edilir.

“Bağırsak Beyni”: Bağırsağa Neden “İkinci Beyin” Deniyor?

Bağırsak, birbirinden farklı sinyal maddeleri, sinirleri izole eden materyaller ve bağlantı çeşitleri konusunda geniş bir yelpazeye sahiptir. Bu kadar fazla özelliğe sahip olan bir organımız daha vardır, o da beynimizdir. Bağırsaktaki sinirlerin bağlantısı, tam da bu yüzden “bağırsak beyni” olarak adlandırılır; kendisi beyin kadar büyük ve karmaşık bir yapıya sahiptir. Daha teknik adıysa enterik sinir sistemidir.

beyin-bagirasak.jpg

Bağırsak Mikrobiyotasının Depresyondaki Hayati Rolü

Günümüzde “beyin-bağırsak bağlantısı” konusu üzerinde duran araştırmacı ekiplerin sayısı oldukça azdır; fakat var olanlar, oldukça iyi ekiplerdir. Elde ettikleri bilgiler yalnızca bağırsakla bağlantılı sıkıntılar yaşayanlar için kayda değer değildir; tüm insanlar açısından büyük önem teşkil eder.

Yapılan tüm çalışmalar, dışsal olarak uyarılan bağırsak mikrobiyota disbiyozunun sosyal davranışlarda bozulmaya neden olduğunu, anksiyete veya depresyona yatkınlığı artırdığını, iltihaplanmayı yükselttiğini ve kusurlu sinir fonksiyonlarına neden olduğunu açıkça gösterdi. Hayvan çalışmalarından elde edilen tüm bu bulgular, bağırsak mikrobiyotasının depresyondaki hayati rolüne dair güçlü kanıtlar sağlıyor.

Korku ve depresyona maruz kalan herkes, sıkıntılı bir karnın buna yol açıyor olabileceğini de hesaba katmalıdır. Bazen haklı çıkılabilir çünkü bu duygular aşırı yoğunluktan da; farkına varılmadan, yanlışlıkla alınmış bir besinden de kaynaklı olarak ortaya çıkmış olabilirler. Suçu her daim beynimizde veya yaşanmışlıklarda aramak yanlış olur; çünkü biz bunlardan fazlasıyız

Bağırsak Üzerine Etki Eden Antidepresanlar

Piyasada marka haline gelen Prozac gibi antidepresanlar bizlere “mutluluk hormonu” serotoninle bağlantılı önemli bilgiler aktarırlar. Bu antidepresanları alan her dört kişiden biri, mide bulantısı, ishal süreci ve uzun süreli alım söz konusu olduğunda kabızlıkla karşılaşır. Bunun sebebi bağırsakta yer alan beynimizin, kafamızdakiyle aynı reseptörlere sahip olmasıdır. Yani antidepresanlar, ikisini de etkilerler. Amerikalı araştırmacı Dr. Micheal Gershon, düşüncelerinde bir adım daha öteye gitmiştir ve kendisine şu soruyu sormuştur:

Sadece bağırsak üzerinde etkisi olan ve beyin açısından hiçbir etkiye sahip olmayan antidepresanlar da kimi insanlarda olumlu-olumsuz sonuçlara sebep olur mu?

Bu çok da alakasız bir düşünce değildir. Vücudumuzun ürettiği serotoninin %95’i, bağırsak hücreleri tarafından üretilir. Burada sinirlerin kas hareketleri üzerinde olan etkisini oldukça hafifletir, aynı zamanda en önemli sinyal molekülü rolünü üstlenmiş olur. Yani buradaki etki alanının değiştirilmesi, beyne çok farklı sinyaller gönderilmesine yol açabilir. Bu da, ilginç bir biçimde, hayatı yolunda giden bir insanın aniden depresif bir ruh haline bürünmesine sebebiyet verebilir.

Halktv.com
“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu