Gündem

Akşener’den Oğan değerlendirmesi: Şaşırdığımı söyleyemem, seçmen Oğan’ın hareketiyle gidip Erdoğan’ı destekleyecek diye bir kavram da yok

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, katıldığı bir canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

Ben olumlu veya olumsuz değerlendirmeye dair kendimi hak sahibi görmüyorum. Bu değerlendirmeyi yapacak olan sayın Oğan’a 5.2 oy vermiş seçmendir. Bu seçmenler sayın Erdoğan’ı desteklemeye mi gideceklerdir; yoksa bir denge unsuru olarak tutum mu alacaklardır, onu bilmiyoruz. Sayın Oğan’ın kişisel kararını elbette saygıyla karşılıyorum. Uzun zamandır Türkiye’de siyasi partilere, şahıslara oy veren seçmenin iradesi sıfır, o partinin bendesi marabası gibi tarif edilen seçmen var. Seçmen velinimettir. Sayın Erdoğan’a koştura koştura desteklemeye gideceğini düşünmüyorum. İkinci tur için bir aktör olacağını ortaya koyara sayın Oğan yol yürüdü. Millet İttifakı’nı da Cumhur İttifakı’nı da eleştirdiği alanlar vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bizatihi sayın Oğan’ı ziyaret ederek cevap verdi. Soru işaretlerine açık ve net cevaplar verdi sayın Kılıçdaroğlu. Sayın İnce özellikle üzerinde durduğum kişidir. Sayın İnce, sayın Özdağ, sayın Oğan dahil olmak üzere onlarla konuşmaya yetkili kıldık biz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun konuşması gerekiyor muhatap olarak. Buna karşılık sayın Erdoğan davet etti ve sayın Oğan’ın itiraz ettiği her şey yerinde duruyor. Şaşırdığımı söylemem. Görüşmelerden sonra gidişata göre şaşırmadım. Bu 5.2’lik alan sayın Oğan’ın hareketiyle koştur koştur gidip sayın Erdoğan’ı destekleyecek diye kavram da yok.

Esasında bu seçmenler muhalif. İki muhalif ittifak vardı. Biri ATA bir tanesi Millet İttifakı. İki ittifakın da itirazları vardı Cumhur İttifakı’nın bazılarına. Sayın Erdoğan’ın kutuplaştırma gibi itirazlar vardı. Bunun üzerine elbette İYİ Parti’den de, CHP’den de oy verenler vardır. O sesin duyulmasını isteyen insanları. Hep Z kuşağı diye konuşuldu. Yaş gruplarına göre gruplandırdığınızda farklı alanlarda itirazları olan, kendisinin duyulması olan insanlar vardı. İYİ Parti’den de başka siyasi partilerden de giden olmuştur. Bize oy veren seçmenin çok standart sapması dışında sayın Kılıçdaroğlu’na oy verdiği görülüyor. Bize oy vermeyi düşünüp, sonra kızıp oy vermemiş olabilir.

Organik mitinglerde sayın Kılıçdaroğlu’na oy istediğimde oluşan alkışı görüyorsunuz. Kalabalık olmuş, az olmuş gibi iddiamız yoktu. Güzel ve coşkulu mitingler oldu. Erzurum’dan sonra ben sayın Kılıçdaroğlu’nun 1. turda seçimi alacağına inandım ve bunu da belirttim. Böyle gördüğünüz de Meclis’in de alabileceğini denk düşürüyorsunuz. Bir bahane uydurmuyorum. Cumhur İttifakı’nda AK Parti 2002’deki oyuna düştü, ilk defa, 21 yılda. Sayın Erdoğan ikinci tura kaldı. Buna karşılık Meclis’i aldılar. Bu Türkiye açısından büyük fayda da getirebilir. Sayın Kılıçdaroğlu’nu seçtireceğimize inanıyorum. Yasama ve yürütmede denge ve denetleme olur. O zaman sağduyu Türkiye’ye hakim olur. Hep beraber Meclis’te referanduma görek kalmadan, bütün partilerin ‘evet’i ile parlamenter sisteme geçiş daha kolay, uzlaşı ile olur diye düşünüyorum.

Benim derdim şu; biz bu ucube sistemin, burada özne sayın Erdoğan sayın Kılıçdaroğlu değil. Sayın Erdoğan kazanırsa, göreceksiniz en fazla 2 sene sonra özellikle kadınlar ‘Meral hanım haklıymış’ diyecekler. Özellikle kadınlar nefes alamayacak. Bu dile sahip bir partiyle el sıkışma durumunda bıraktı. Bunu kaybedersek, bu ucube sistemi bir tartışamayacağız. Sayın Erdoğan’ın son seçimi. Bunu bir kenara koyun. Burada çok büyük haksızlık var. Sistemden kaynaklanan abukluklar var. Ben bugün derin yoksulluk çalıştığım Ümraniye’deki evlerden geliyorum. Okulları anlattı çocuklar, şu duvara kafamı vurasım var. Bugün milletvekili var ama kıymeti harbiyesi yok. Bu sistemi değişteribiliriz. Sayın Erdoğan kazandı, sanıyorum 326 civarında milletvekili oldu. Bir dahaki seçime kaç yıl sonra ise, sayın Erdoğan aday olamayacağı için bir kişi koyun. Bu tarafta öfkesi artmış, bu yarık, bu fay hattı iyice genişleyecek. 50 yılık siyasi hafızaya sahibim. 21. yüzyılda sizin çocuklarınız bambaşka şeyler konuşurken biz 1947’nin Türkiye’sindeyiz. 1947’yi değiştirmek üzere rahmetli İnönü ile rahmetli Bayar oturdu. Şimdi tekrar oraya döndük.

Mesela bana PKK’lı dendi. Diyarbakır’a gittiğim zaman faili meçhulcü dendi. Dürüst bir şekilde söylüyorum; bu işle alay etmeyi tercih ettim. Dünya kadar televizyon kanalı, sosyal medyada inanılmaz kampanya olmuş. HDP’nin masada olduğunu düşünmemiştim, bu tutmuş. Sayın Kılıçaroğlu’nun Öcalan’ı çıkaracağına dair iftiralar tutmuş. 3 yıldır esnaf geziyorum. İlk buz gibi karşılandım. Zaman içerisinde o sıcaklığa döndü. Kadına karşı ters davranmıyor bizim esnafımız. Bu kadar abukluğun üzerine yürüdüğünüz zaman asıl yapılması gereken, sizler için doğru olanı anlatmaktan geri düşüyorsunuz. Seçmen velinimettir. Seçmenin talebi şöyle olmalıydı; biz onu dönüştürememişsin. Bunların söylediklerinin bana ne faydası var? Bu ülkede hiç kimse vatan hainliği yapmaz, ülkede kimse PKK ile elele tutuşmaz. Bir de bu kadar büyük bir kampanyanın boca edildiğini belki de iyi göremedik.

Duran Kalkan uzun uzun kesildi verildi. İkinci bölümü yayınlandı. Dendi ki, en fazla bizimle görüşen Tayyip Erdoğan’dır. O kadar çok şey söyleyebilirim ki. Şurada oturup, Tayyip Erdoğan’ı PKK’lı ilan e derim. Hem de karineli. Habur rezaletini sorarım. Bütün fasit dairenin içine girdiğiniz zaman siz unutuluyorsunuz. Sizin çocuğunuz için ne yapmayı düşünüyoruz, ne benim ne Kılıçdaroğlu’nun ne sayın Erdoğan’ın cevaplamadığı bir seçim olamaz. Buradan kaçtı iş. Ben hep burada tutmaya çalıştım. Mansur Bey’le gittiğimiz mitinglerde PKK mevzusunu konuştuk. Benim PKK ile ilişkim varsa gereğinin yapılması lazım. Sizin karşınızda konuşamıyor olmam lazımdı.

Eğitim gitmiş. Parası varsa çocuklarını okutabiliyor aileler. Anadolu lisesinde okuyan bir kız. Ağlarsınız. Öğrencinin geleceği ile ilgili plan yapan öğretmeni inşa etmeniz lazım. Bir öğretmen sözleşmeli, ücretli, başöğretmen, normal öğretmen olamaz. Öğretmeni yaz tatilini yeni değer setleriyle eğitirsiniz. İki gündür eğitim boyutunu görüyorum felaket. Hukuk okumak isteyen genç kız kazanamayacağını düşünüyor. Bu kız Anadolu lisesinde. Bir sandık görevlisi kadın ile konuştum. Gayret etmemiz lazım. Seçmen patrondur. Seçmeni ikna etmek görevimiz. Eksiğimiz varmış tamamlamaya çalışıyoruz.

Anketlerde sayın Kılıçdaroğlu birinci çıktığında borsa yükselmişti. Dolayısıyla ekonomi onu satın almıştı. Perşembe günü ne kararlar alındı, bu da başka durum. Anketler doğru mu eğri mi onu bilemem. Anket şirketi sahiplerin temel sorunu, istisnalar kaideyi bozmaz, çalıştıkları siyasi partilerin yöneticilerini siyasi iletişim açısından tanzim etmeye çalışıyorlar. Orada bilim kayboluyor. Bir anket şirketinin üst düzey yöneticisi Bilge Yılmaz hocayı arayıp ‘istifa et bu partiden’ demiştir. Bu bilime, ahlaka yansıyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ile görüşmesiyle ilgili tam yetkiyi verdik. Bu arkadaşlarımızın destek vermesine itirazımın olmadığını ilk önce ben söyledim. Çarşamba günü toplantı yaptık. 2 bin sandık civarında itirazımız vardı. 4 şehire itirazımız vardı. İkisi hala sürüyor. Bütün bu çalışmaları basınla paylaştım.

“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu