Giresunspor, İstanbulspor ve Ümraniyespor’a tam 9 puan kaybedildi. Fenerbahçe kağıt üstünde net favori olduğu bu maçları kazansa bile şu an 7 puan farkla liderdi. Ele geçen fırsatlar bu kadar eli bol harcanmamalıydı.
Dünün kaybedeni Jorge Jesus. Çıkardığı 11 de yapmış olduğu değişimler de yanlıştı ve ekibi geriye götürdü. Elinizde Alioski benzer biçimde bir futbolcu var fakat defansif özelliği zayıf diye ekibe bile alınmıyor. Giresun’un hücumu asla düşünmediği bir günde Alioski benzer biçimde iyi orta kesen bir futbolcu olsaydı inanırım ki Fenerbahçe oldukça daha tehlikeli ataklar üretir, ciddi karambol yaratırdı.
Defans hataları can yakmaya devam etti. Szalai’nin ıska geçmiş olduğu topta ikinci yarıda bir kere Fenerbahçe kalesine gelen Giresunspor gol attı. Samet ve Szalai’nin ölümcül hataları son haftalarda Fenerbahçe’nin en büyük problemlerinden biri haline geldi. Hele hoca Rossi’ye uzatmalarla beraber 115 dakika iyi mi dayandı inanılır benzer biçimde değil. Bu kadar top ezen, hiçbir şey üretmeyen bir futbolcu iyi mi olur da bu kadar sahada kalır? Valencia sahadaysa çıkmaz. Şu sebeple maçın sonlarında karakter ortaya koyan bir futbolcu.
Ceza sahası içini karıştırıyor, defansı zorluyor doğrusu en azından bir şeyler yapabiliyor. Pedro ve King oyuna girdikten sonrasında sıfır katkı ile maçı tamamladı. Crespo, eski günlerinin oldukça uzağında. Koca Fenerbahçe bir tek Arda ve Ferdi’nin ayağına bakıyor.
Özetlemek gerekirse gününde olmayan, istemeyen, ısırmayan, isyan etmeyen bir Fenerbahçe ekibi izledik. Dün meydana gelen maçla beraber Jesus artık tartışılır hale gelmiştir. Fenerbahçe şampiyonluğu kaçırırsa bunun bir numaralı sorumlusu da Jesus’tur.
Gelelim maç sonuna. Fenerbahçe, Giresun’da yapılanları unutmaz, unutmamalı. Galatasaray Stadı değil orası; maç sonu çalınan müzikle “Fener ağlama” tezahüratı tam bir terbiyesizliktir. Siz kendi derdinize yanın ve ligde kalmaya çalışın, bırakın başka takımlara şirin gözükmeyi.
