Gündem

İçişleri Bakanı Soylu: İstinaf ve Yargıtay onayladığı anda İmamoğlu’nu görevden alırım

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuk olduğu bir canlı yayın programında, kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Bakan Soylu, “İstinaf ve Yargıtay onayladığı anda İmamoğlu’nu görevden alırım, yapacak başka bir şeyim yok, bizim bugüne kadar uygulamalarımızın tamamı böyle. Çünkü artık o Yargıtay ile beraber o kamu görevini yapamaz hale gelmiştir. O kesinleşmiş. O kesin karar çıkana kadar ben açığa alırım, o gider Danıştay’a başvurur, başka türlü başvurular yapar. Bu arada benim yaptığım her işlem de hukuka açıktır.” ifadelerini kullandı.

Soylu’nun açıklamalarından diğer satır başları şöyle:

Davayla ilgili şunu söylemeliyim, İmamoğlu seçildikten sonra Avrupa’ya Türkiye’yi şikayete gitti. Ben de Türkiye’nin Avrupa’da şikayet edilmesinin doğru olmadığını söyledim. Ben şunu diyorum hangi siyasi parti olursa olsun dünyaya gittiği zaman Türkiye’yi şikayet etmemeli. Bu meseleleri kendi içimizde halletmeliyiz. Türkiye’yi Avrupa’da demokrasi ile hukuk ile şikayet ederek suçlayıcı bir dil kullanılıyor. Ben de konuşmamın birinde, ‘Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet eden ahmak.’ dedim. Bunun ardından bana kendisi daha sonra cevap veriyor. Benim sözüm kafasında kalmış olmalı ki daha sonra, ‘Asıl seçimi iptal edenler ahmaktır.’ dedi. Ben İçişleri Bakanı’yım seçimi ben iptal etmedim ki. 91 seçimlerinden seçim kurulu üyesiydim. Seçim kurullarının işleyişini bilirim. Bir hukukçu değilim ama onlar kadar bilirim çünkü siyasetçiyim. Seçim iptal etme şikayetle Yüksek Seçim Kurulu tarafından yapılır. 

Seçim kurulu bu kararı vermiş ve siz onlara ahmak diyorsunuz. Siz yargının önemli kurumlarını eleştirebilirsiniz ama hakaret edemezsiniz. Genel itibarı ile dava açıldı, bir kamu davası. Davanın ardından onlar ‘Bu sözü biz Süleyman Soylu’ya hitaben söyledik.’ denildi.

Eğer ben söylediysem, 13 Mayıs 2022’de bana hakaret davası açılıyor. Neden yargılamanın gidişatını değiştirmek için. Ben o davanın tarafı değilim, şikayetçisi bile değilim. İptal için bir müracaatçı bile değildim. Ben daha sonra bana hakaretten bir dava açtım kendisine. Olay 4 Kasım 2019’da meydana geliyor ama karşı taraf bana hakaret davasını 13 mayıs 2022’de açıyorlar. Onlar benimle ilgili olsa da olmasa da tüm her şeyin benimle ilgili olduğunu söylüyorlar. Böyle bir mitleri var. Yargı için bu karar pozitif hukuk açısından doğru bir karar. 

Dikkat edilmesi gereken böyle bir mahkeme görülüyor ve bu suçun kanunen karşılığı var. Bu ceza bir kamu görevlisini 2 yıldan fazla ceza alması münasebetiyle buna ait siyasetten yasaklanma getirileceği belli. Mahkeme bir karar vermiş, mahkemenin kararlarına bizim de itirazımız oluyor. Karar siyasetten yanlış demek hukuk devletinde olmaz. Karar hukuki açıdan doğru. Kanundaki kural kişiye özgü değiştirilmiş bir kural değil. Anayasa çok açık bir biçimde yargıya müdahale edilemeyeceğinin altını çiziyor. Bu benim içinde geçerli, Adalet Bakanı içinde geçerli. Baskı unsuru olarak kullanılamaz. Siz bir mahkeme görülürken mahkeme etrafının miting alanı gibi doldurulduğunu resimlerle süslendiğinizi gözdünüz mü?

Şimdi resmen bu mahkemenin başından beri hukuk ihlal edilmektedir. Bir çok mahkeme kararı eleştirilebilir, biz de eleştiriyoruz ancak hakaret edemezsiniz. Siyaseten bu doğru mu? Yanlıştır. ‘Ben işime gelince böyle yaparım, işime gelmeyince yapmam’ demek hukuka hakarettir. Siz mahkemenin hakimlerini savcılarını aşağılayamazsınız. Mahkemenin etrafına bu zamana kadar kim baskı kurdu, kurabildi.

Savcı talep etmiş, hakim yargılama yapmış tartışılan bu olabilir mi, olamaz mı? Siyasi sonuçlarla ilgilenen yargı bu ülkede nereye gidebilir? HDP kapatılsın mı tartışmasında da, dağa giden ve teslim olan teröristlerin yüzde 34’ü HDP binasından dağa kaçtığını söylüyor. Bu İşlerine gelince hukuk devleti işlerine gelmedi mi hukuk devleti değil. İspanya’da siyasi parti kapatıldı aynı tartışmalar orada yaşanmadı.

Şimdi, bir düzeltme yapalım. Mahkeme bir bilirkişi atamadı, özel mütalaa olarak verildi. Bilirkişi yok. Ama genelde böyle mütalaalar alınır. 

Bizim anayasamızda, İçişleri Bakanına yetki veriyor. Eğer bir kişi görev suçu dolayısıyla kovuşturmaya tabii tutuluyorsa, İçişleri, görevden alma hakkına sahiptir. Kanunun bunu ikiye ayırmış; bir terör, iki görevden kaynaklanan sebep. 

“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu