Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT ortak yayınında gazetecilerin yönelttiği soruları yanıtladı.
İşte birbirinden kritik açıklamalarda bulunan Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
– Tahıl krizi konusunda aralıksız şekilde yoğun temaslar yürüttük. Neticede mutabakatın İstanbul’da imzalanmasını sağladık. vahim boyutlara ulaşmakta olan küresel gıda krizinin etkileri hafiflemeye başlayacak. Ortaya çıkabilecek kıtlıklar peşinen önlenecek. Bu tarihe başarıya verdiğimiz katkı Türkiye’nin küresel meselelerdeki önemli rolünü bir kez daha ortaya koymuştur. Ukrayna’ya giden ve oradaki limanlardan gelen gemilerin emniyetli ve plana uygun seyrine yön verilecek. Sürecin hala ne kadar hassas olduğunu cumartesi günü Odessa limanına yönelik düzenlenen saldırıdan görebiliyoruz. Herkesten imzalarına sahip çıkmalarını bekliyoruz. Buradaki başarısızlık hepimizin aleyhine olacaktır, bunu da kendilerine hatırlatıyoruz. Savaşın başından beri önceliğimiz ateşkesin ardından sürdürülebilir bir barışın sağlanması.
– Her şeyden önce PKK/PYD/YPG ile FETÖ’ye destek verilmeyeceği ve bunun bizim kırmızı çizgimiz olduğunu NATO Zirvesi’nde anlattım. Kimse bizden buradan taviz vermemizi beklemesin. NATO’nun kayıtlarına bu terör örgütlerinin girmiş olması Madrid Zirvesi’nin en başarılı yanıdır. İsveç ve Finlandiya’dan teröre verilen desteğin kesilmesine dair somut beklentilerimiz var. İsveç’in caddelerinde ellerinde paçavralar ve sözde liderlerinin posterleriyle polis korumasında yürüyüş yapıyorlar. Oradaki bütün iltisaklı yapıların da kapatılması gerekiyor. İade ve mal varlığı taleplerinin dondurulması gibi beklentilerimize cevap bekliyoruz. İlgili kurumlarımız takibini yapıyorlar ve bundan taviz yok. Atılan veya atılmayan adımların bütün muhasebesi ortaya koyulacak. Kesinlikle Türkiye’den bu konuda bir taahhüt beklenmesin. Görüşmenin ertesi günü yine teröristler o ülkelerde caddelerde yine gösteri yapıyorlar. İsveç somut adım atmaktan çok uzakta görünüyor. Terör faaliyetlerine son vermedikleri sürece bizden olumlu bir yaklaşım beklemesinler.
– Bu iş öyle zannedildiği gibi kolay bir iş değil. Bakın Makedonya, 11 yıl sürdü. Ha dedik tamam, hemen NATO’ya alsınlar. yok böyle bir şey… Orada da tüm dostlara bunu söyledik. Şu anda da süreç işliyor. Madrid’deki ilk etap bir davettir, onama değildir. Bu davetin neticesi ne olacak? Onu da bu eylemler belirleyecek. Hala bu teröristleri caddelerinizde koruma altında yürütürseniz, biz de bunları takip ediyoruz, bizim de oralarda istihbaratımız var. Maalesef Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya da böyle, İskandinav ülkelerinin neredeyse tamamı böyle. Emmanuel Macron ile zirvede yaptığım görüşmede “Siz ne yapacaksınız, böyle devam mı edeceksiniz” dedim. Parlamentomuz, böyle devam ederse bu işe olumlu bakmaz.
– İranlı muhataplarımızla temaslarımızla ikili ilişkilerimizi ele alma fırsatı bulduk. İran’dan petrol alıyoruz. İkili ticaret hacmimizi 30 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Aramızdaki görüşme samimi geçti. Bu adımı atmamız lazım dedik, yüksek düzeyli strateji konseyini başarılı şekilde tamamlamış olduk. Putin’le olan görüşmemiz gerçekten çok daha farklı geçti. Biz Putin-Zelenski olayında çok önemli bir rol oynuyoruz. Biz kimseye düşman gözüyle bakmıyoruz, dost gözüyle bakıyoruz. Sayın Putin’e şu an Batı’nın yaklaşım tarzı doğru değil. Savaşın yarattığı menfi konular ve bazı anlaşmazlıklar elbette var. Ancak biz inandığımız neyse onu yaptık ve Rusya ile var olan ikili ilişkilerimizi karşılıklı çıkarlar temelinde sürdürmek durumundayız. Tahran’daki görüşmede terörle mücadele bir numaralı konumuzdu. Suriye terör örgütlerinin yuvası haline gelmiş durumda. Suriye’ye karşı gerek Rusya gerek İran’ın tavır belirlemesi gerekir. PKK/YPG sivillere yönelik saldırılarına devam ediyor.
– 1,1 buçuk ay önce Miçotakis’le yemek yedik. Dedim ki “Bundan sonra aramıza 3. bir ülke ve kişi sokmayalım, ne yapacaksak birlikte yapalım.” Aradan geçti 15 gün, bir ABD seyahati…Kongre konuşmasında bizim aleyhimize çok şey söyledi. Oradan döndü Davos’ta da benzer şeyleri yaptı.
Ya biz Türkiye’yiz ya, kabile devleti değiliz. Sen de siyasetçisin ben de, şunu bilmen lazım, Türkiye’ye karşı herhangi bir olumsuz adım attığın zaman benim ilk işim halkıma anlatabileceğim elimde güçlü malzemelerimin olması lazım. Onun için Efes Tatbikatı bunları baya çıldırttı. Bunlar da ondan sonra kendilerine göre bazı tatbikatlar yaptılar. Yüksek düzeyli iş birliği toplantılarını iptal etme kararı verdim. Artık Miçotakis ile görüşmem mümkün değil. Bundan böyle görüşmelere son vereceğiz. Yunanistan’da 9 adet ABD üssü var. 4’ü yeni açılıyor. Bunu da inkar ediyorlar. Bunları adalara yerleştirme gayretleri var. Rusya’ya karşı diyorlar. Dedim kimi aldatıyorsun, sizin böyle bir gücünüz yok, ABD bile bunu yapamaz. Biz bu kadar iyi niyet gösteriyoruz, siz hala adalarda garip garip şeyler yapıyorsunuz. Bizim uçak almamızı engellemeye çalışıyorlar. Verirler veya vermezler hiç önemli değil ama biz duruşumuzla konumumuzu koruyoruz. Öyle zannediyorum buradan gereken dersi almışlardır. Bunlar sadece Lozan değil Paris Anlaşmalarına da ters.
– Bu tür şartlar Türkiye için geçerli şartlar değil, olacak iş de değil. Biden ile Madrid’de yaptığımız görüşmede gayet olumlu bir şekilde konuştuk ve bölgesel konular ve ikili ilişkilerimize dair kapsamlı bir görüş alışverişi yaptık. Yönetimin net tutumunu ben aslında Madrid’deki görüşmelerle ilgili olarak olumlu gördüm. Süreci yakından takip edip yakından bakmak lazım, ben olumlu olacağını düşünmekteyim. Bu konuda bazı girişimlerde bulunuyoruz, bulunacağız.
– Başbakan Paşinyan ile her iki ülkenin dini bayramları kapsamında karşılıklı tebrik telefonu gerçekleştirdik. Devam eden normalleşme sürecini de konuştuk. Baştan itibaren zaten kırmızı çizgimiz Azerbaycan. Azerbaycan konusu yoluna girdikten sonra biz zaten kapılarımızı açarız. Artık söylemin ötesinde somut adımlar atmalarını bekliyoruz. Biz Ermenistan ile normalleşme sürecinde ciddiyiz, kararlıyız. Türkiye’de 100 binin üzerinde Ermeni var. Azerbaycan ile eşgüdüm içinde Ermenistan ile olan yaklaşımı geliştiriyoruz
