Spor

Spor yazarlarından Portekiz-Türkiye maçı yorumları: İyi uykular Türkiye!

A Milli Futbol Takımı, 2022 Dünya Kupası elemeleri play-off yarı finalinde Portekiz’le deplasmanda karşı karşıya geldi. Ay-yıldızlı ekip rakibine 3-1 yenilerek final oynama şansını yitirdi. Spor yazarları da bu mücadeleyi değerlendirdi.

Cem Dizdar: İlk devre boyunca oyunda öncelikle tek yönlü olabilmek yani savunmada varlık göstermek önemliydi, olmadı! Takım koptu. Ön alan ortaya, orta alan da savunmaya yapışamayınca açılan alanları kullanmakta zorlanmadı Portekiz. Örneğin, ilk hücumlarında Ronaldo tribüne vururken bizim defolar da kendini ele vermeye başlamıştı. Oysa hücum da edemiyorduk! Bizim “bize göre süratli” ön oyuncularımızın koşabileceği neredeyse tek alan bırakmadı Portekiz. Çünkü Çalhanoğlu’nu görünmez kılmayı bildiler. Haliyle tüm ağırlık da üç stopere bindi. Şaşkınlık… Çaresizlik… Ne yapacağını bilememe hali… 65. dakikaya kadar böyle sürüp gitti çaresizlik. şimdi kaybettik ya, “O neden yok bu neden var?” gibi anlamsız soruların peşine düşülecektir. Önce Kuntz dolayısıyla Hamit Altıntop tartışmaya açılacaktır. Ancak emin olun ki hem oyuncu hem idareci düzeyinde birinin yerinde öteki olsa da sonuç değişmezdi. Çünkü bu oyuncu (öğrenci) değil bir ekol (okul) sorunudur. Kendiyle didişmekten düşünmeye ve değişmeye fırsat bulamayan futbol iklimimizin çoraklaşmasının sonucudur gelinen nokta. Bu defteri de kapattık ya şimdi rahat rahat kendi kendimizi yiyebilir, birbirimizi kandırabiliriz; “İyi uykular Türkiye”

Uğur Meleke: Son 13 resmi maçta dörtlü savunmayla mücadele etmiş bir takımın hocasının, yılın en önemli müsabakasında üçlü defansla başlaması riskli karar. Bakınız, mesele üçlünün dörtlüden ya da dörtlünün üçlüden daha iyi olması değil. Mesele alışkanlık. Mesele ritim. Fernando Santos, orta sahada yetenekli Moutinho-Bruno Fernandes-Bernardo Silva üçlüsünü tercih etti ve topu ayaklarına aldıklarında organize hücumlar geliştirdiler beklendiği gibi. Biz bu yetenekli oyuncu grubunu ilk 45 dakikada ikinci bölgede karşılayamadık, çünkü orta sahada bir adam eksik kaldık. Alanı doğru paylaşamadık. Çünkü 3-4-3’le alan parsellemeye alışık değiliz. Dün sahada oyuncu gruplarının kalitesinin altında iki teknik adam vardı bence.

Ali Ece: Portekiz eleme grubunda İrlanda ve Sırbistan’ın 3’lü savunmalarını çözemediği için bizimle Play-Off oynamak zorunda kaldı. Ancak o maçlarda misal Sırbistan’ın sol kanadında Kostiç oynuyordu, Avrupa’nın son zamanlardaki en iyi sol kanat beklerinden birisi. Biz 3-4-3’ün sol kanat bekinde Berkan ile başladık, tüm sezon merkez orta saha oynayan Berkan ile. İrlanda’nın sağ kanat beki misal Tottenham’lı Doherty idi, 3’lü savunmanın sağ stoperi ise aslen sağ bek olan Coleman. Yani biz 3-4-3 oynayacaksak Zeki kanat beki değil sağ stoper olabilirdi, o da tabii bu formsuz halindeki Zeki değil! Yakaladığımız momentum ile skoru penaltıdan 2-2’ye getirebilirdik, penaltıyı Enes ve Çalhanoğlu gibi daha iyi iki penaltıcımız varken neden Burak kullandı? İşte benim Kuntz hocadan beklediğim bu anlarda Almanlığı’nı konuşturması, bu tip tek maçlık durumlarda ince detayları önceden belirlemesi.

Mehmet Demirkol: Otavio çok rahat hareket etti. Portekiz’in beklenmedik silahı oldu. Berkan’ın üst üste yüksek tempoya alışkın oluşu ve atletik gücü bu konuda tercih edilmesinin sebebi. Ama iç kulvarı oynamakla çizgiyi hem de bu seviyede oynamak, hem de böyle yumuşak bir orta sahayla hiç kolay değil. İlk yarıda gole en çok yaklaşan oyuncumuz olsa da. Tabii savunmanın Ozan dışında fazlasıyla şaşkın oluşu da işimizi zorlaştırdı. Bizi hayata döndüren onların rahatlaması Cengiz’in ise oyun kuruculuğu üstlenmesi oldu. Bizim ümitlenmemizden çok, onların paniklemesi en büyük avantajımızdı ama Burak’ın penaltı kaçıracağı kimin aklına gelir. Acı bir final oldu.

Atilla Gökçe: Tamam, anlaşıldı. Futbolda üçlü savunma anlayışı yeniden gündem kazanıyor. Buna itirazımız yok ama, Milli Takım ne zamandan beri “üçlü” oynuyor da Portekiz karşısına da “içselleştirilmiş” bir defans kurgusuyla çıktı? Stefan Kuntz’un üçlü savunma için futbolcularıyla ne kadar çalıştığını, nasıl zaman bulduğunu bilmiyoruz. Ama o kadro bir hazırlık maçı bile oynamadan, en keskin virajda Portekiz’e karşı “üçlüyle” çıkıyor. Bunu anlamak çok kolay değil. 83’de Fonte’nin ayak darbesiyle yıkılan Enes Ünal, o kadar haklı bir isyan sergiledi ki, sonunda Alman hakem VAR’a gidip penaltıyla döndü… Topun başında Kaptan Burak vardı… Ama dışarı vurdu… Futbol topunun ağırlığı kural kitabında 453 gram… Yine de inanmayın. Burak Yılmaz’a sorun. O yorgun ayak topa değil, tonlarca ağırlıkta kocaman bir kayaya vurmuştu sanki. Onu anlıyoruz. Çocuklara teşekkür ediyoruz. Sonraki üçüncü gol de uğradığımız şokun bedeli gibiydi. İlk yarısı harcanan, ikinci yarısı tarihe geçen bir maça tanık olduk. Bu defa zaferimizi değil, maalesef hayal kırıklığımızı yazdık. Onurla!

Halktv.com
“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu