Gündem

İstanbul’un göbeğindeki evsizler: Bizimki geçim değil, yaşam savaşı

İzin günümde Maçka’da arkadaşlarımla vakit geçirdikten sonra eve doğru dönerken parkın hemen karşısında bulunan mezarlığın yanında duran küçük kamp çadırı dikkatimi çekti.

Neden burada olduğunu merak ederken arkadaşım, “Burada biri kalıyor, geçen gün gördüm ben de” diyerek merakımı arttırdı.

İstanbul’un en lüks, yoğun semtlerinden birinin dibinde, cadde üzerinde çadırda yaşamak ya çılgınlıkla ya da yoksullukla açıklanabilirdi.

Bugün bu açıklamanın peşinde, sabahın erken saatlerinde çadırın bulunduğu yere gittim.

‘Ne zamandır sokaktayım bilmiyorum’

Çadırda birinin olup olmadığını kontrol edince boş olduğunu anladım. Çevre esnafa sorunca, çadırda 27-28 yaşlarında birinin kaldığını, belli dönemlerde burada belli dönemlerde ise il dışında olduğunu öğrendim.

Uzun zamandır çadırda kalan kişinin, garson olarak çalıştığını söyleyen esnaf, “Dün buradaydı, uzun süredir burada çadırı, geliyor, kalıyor” dedi.

Çadırın hemen 5-6 metre ilerisinde ise yerde yatan başka birini görünce onunla konuşmak istedik. Uykusunu böldüğümüz için önce kızdı, sonra az da olsa konuştu. Ne zamandır sokakta olduğunu söylemeyen Mehmet, “Ben de hemen arka tarafta çadırda kalıyordum. Geçen gün çadırım yırtıldı, yenisini alana kadar burada yatıyorum” diyor.

whatsapp-image-2022-01-31-at-23-15-23.jpeg

Sabaha kadar kağıt toplayıp, sabahları uyuduğunu söyleyen Mehmet, “Ne zamandır sokakta olduğumu bilmiyorum, karnımızı doyurmak için çalışıyoruz” derken, geçmişiyle ilgili az da olsa bilgi veriyor.

Daha önce düzenli bir hayatı olup olmadığını sorduğumuz zaman “Hatırlamıyorum, zaten o zaman çocuktum” yanıtını veren Mehmet, daha fazla konuşmak istemediğini söylüyor.

Mehmet’in yanından ayrılıp, çadırda kalan genci beklemek için parkın içinde bulunan kafeye gittiğimizde, bankta yatan iki kişiyi de görüyoruz.

‘Aç kalınca tüm gün yatıyoruz’

Yanlarınla yaklaştığımızda, Ahmet aniden kalkıyor. Sohbete başlayınca, 28 yaşında olduğunu ve 8 yıldır sokaklarda yaşadığını söylüyor.

Doğduğu şehirden İstanbul’a geldiğinde, bir işi ve evi olduğunu anlatan Ahmet, “Her şey yolundaydı, beraber kaldığım arkadaşlarım evden ayrıldı. Ben de tek başıma kirayı ödeyemediğim için evden çıktım. Bir yolunu bulacağımı sanıyordum ama sonra işimi de kaybettim” diyor.

whatsapp-image-2022-01-31-at-23-15-24.jpeg

Ailesinin yaşadıklarından haberi olmadığını anlatan Ahmet, “Eskiden insanlardan üç-beş bir şeyler alıp karnımızı doyuruyorduk ama şimdi o da mümkün değil. Aç kalınca tüm gün yatıyoruz” diyerek son yaşanan krizin kendilerini artık daha da çaresiz hale getirdiğini anlatıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kış aylarında evsiz vatandaşlara barınacak yer sağladığını hatırlatınca Ahmet, “Orada kalırsak çıkmak sorun oluyor. Düzenimizi kaybediyoruz” diyor. Taksim-Beşiktaş civarında karlı günleri geçirdiğini anlatan Ahmet, “Alıştık artık soğuklara, bir şekilde karnımızı doyurursak hayatta kalabiliyoruz” diyerek çaresizliğini özetliyor.

Ahmet’in yanından ayrılıp, asıl hikayesini merak ettiğim çadırda kalan gencin yanına doğru giderken, küçük taburesinde oturarak mendil satan yaşlı bir adam dikkatimi çekiyor. Mendillerin yanına koyduğu tabelasında, “Evsizim” yazıyor. Sohbet etmek için yanına oturduğumda, kendisinin fotoğrafını çekmeyeceğim konusunda söz istiyor.

Hikayesi, diğerlerinden biraz farklı. 2014 yılında, güvendiği biri tarafından yüzbinlerce TL dolandırılan Salih Amca, emekli maaşını borçlarına teminat gösterip, çaresiz şekilde İstanbul’a geliyor. Dolandırıldıktan sonra çocukları ve eşinin kendisini bıraktığını söyleyen Salih Amca, “Mendili memleketimde satamazdım, herkes beni tanıyor. Mecbur İstanbul’a gelip bir çare bulacaktım” diyor.

whatsapp-image-2022-01-31-at-23-15-26.jpeg

İstanbul’a geldikten sonra ise yaşlı olduğu için düzenli bir işte çalışamamış. Mendil satarak geçimini sağlamaya çalışmış fakat bir evi olmamış. Mendil satarak kazandığı parayı pansiyona verdiğini anlatırken, “Pansiyonda yatabilecek, yıkanabilecek parayı çıkarayım bir de karnımı doyurayım yeter bana” diyor.

Çocuklarıyla yıllardır görüşmediğini belirirken son olarak Salih Amca, “Benle görüşmemekle haklılar, ben onların hayatlarını mahvettim” dedi.

Kötü son

Çadırda olan gencin hikayesini dinleyemeden, birçok hikayeye şahit oluyoruz, akşam saatlerinde son kez çadırın olduğu yere gidip beklemeye başlayınca, klasik bir film sonunu yaşıyoruz.

Çadırda kalan genç gelmiyor ama arkadaşları geliyor. Arkadaşlarının dün tutuklandığını, eşyalarını almaya geldiklerini söylüyorlar.

Kaynak – HALKTV.com
“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu