Gündem

Öztrak’tan TÜİK yorumu: Demokrasi tarihimize kapkara bir leke olarak geçti

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Devlette yönetim krizi ülkemizi buhrana sürükledi. Tek adam vesayet rejimi milli paramızı pul etti. ‘Erdoğan Şahsım Hükümeti’ milletimizi pahalılığa, işsizliğe ezdirdi.
Liyakatsizlik ve kibir; cüzdanlarımızı da tencerelerimizi de boşalttı. Milletimizi perişan etti. Şimdi tüm bunların müsebbipleri sebep oldukları buhrana kılıf bulmaya uğraşıyor.

‘Faiz yerine yatırım temelli ekonomi modeli’ getireceklermiş. 20 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu ülkeyi 20 yılda, bu hale kim getirdi? Ülkemizi faizcilere, manipülatörlere, spekülatörlere, kara paracılara 20 yıldır kim teslim etti?

Bu defa ülkeyi yönetenler, ‘Kandırıldık, Allah bizi affetsin’ diyerek bu işten sıyrılamazlar. Beceriksizliklerine, akılsızlıklarına ‘Yeni Model’ kılıfı geçirip, milleti kandıramazlar.

Allah aşkına bu hükümet kim, yeni kim? Bu hükümet 20 yıllık metal yorgunu, eski, çürümüş, paslanmış, adım atacak takati kalmamış. Bunların ‘yeni’ dediği ülkenin, milletin servetini ucuza dış güçlere peşkeş çekmek. Milleti fukaralığa mahkûm etmek… Bunun adına ‘yeni’ denmez. Dense, dense ‘iflasın ilamı’ denir.

Bugün Merkez Yönetim Kurulu toplantımızda tüm bu konuları ve devletteki yönetim krizinin her gün biraz daha harladığı buhranı değerlendirdik. Yönetimin beceriksizliği ve liyakatsizliği, ülkede ağır bir güven krizine ve buhrana yol açmıştır.
Yapılması gereken bellidir; seçim, seçim, seçim.

Son genel seçimlerde, 11 milyon 354 bin 190 yurttaşımızın oyunu almış ana muhalefet partisinin genel başkanı, anında milletvekillerinden oluşan bir heyetle 3 Aralık 2021 tarihinde TÜİK’e gitti. Herhalde oraya çay, kahve içmek için gidilmedi.
Asgari ücretlinin, emeklinin, memurun, işçinin, yani en az 40 milyon insanımızın geçiminde en temel belirleyici olan enflasyon hesaplarındaki bariz makyajları sorgulamak için gidildi.

Ama o gün demokrasi tarihimize kapkara bir leke olarak geçti. Sarayın kibirlisinin talimatıyla TÜİK Başkanı kurumun kapılarını ana muhalefet partisinin genel başkanına ve milletvekillerine kapattı. Sarayın kibirlisi Erdoğan, ‘Devlet kurumlarının milletvekillerine ana muhalefet partisi liderine, ‘Hesap verme sorumluluğu yok’ dedi. ‘O kurumlar sadece bana hesap verir’ dedi.

Beyefendi, milletvekilleri her yere girer ve millet adına hesap sorar. Gerekirse gelir Saray’da sana da hesap sorar. Milletvekiline, ana muhalefet partisi genel başkanına, brokrasinin kapılarını kapatmak, milletin hakkını, hukukunu inkâr etmektir. Milli iradeyi yok saymaktır. TBMM’nin yetkilerini gasbetmektir. Demokratik kural ve teamülleri yok saymaktır. Bu; vesayetçi kafanın daniskasıdır, dik alasıdır.

Biz kenar-ı Dicle’de kurtların kaptığı koyunun hesabını sormaktan asla utanmayız.

Asıl utanmazlık nedir? ‘Bu can bu tende kaldığı müddetçe, papazı vermem’ diye millete caka satıp; papazı özel uçakla ABD Başkanının Oval Ofisine bir gecede göndermektir.

Asıl utanmazlık; bir başka ülkenin uçakları İdlib’de 36 askerimizi şehit ettiğinde bunun hesabını sormamaktır. O ülke başkanının Saray kapılarında dakikalarca bekletilmektir. Bunu da o ülkenin resmi televizyon kameralarının kronometre tutarak çekmesine izin vermektir. Asıl utanmazlık; öz evladına paraları sıfırla talimatı vermektir.

Bu ülkede asıl utanmazlık; emekliyi çalışmadan geçinemez hale getirmektir. Fabrikaya iş bakmaya giden emekliyi kapıya asılı ekmeği almak için ‘Tavuklarıma götüreceğim’ yalanını söylemek zorunda bırakmaktır. O emekli vatandaşımıza gözyaşı döktürmektir.

Asıl utanmazlık; milletin gencecik evlatları çalışacak tek iş bulamazken, Saray’ın beslemelerine üç-beş ayrı yerden üç-beş maaş bağlamaktır.

Bu ülkede asıl utanmazlık; Katar Dışişleri Bakanını, ‘Türkiye ekonomisindeki gidişattan, çıkacak fırsatlara bakıyoruz” diye konuşturarak ülkemizi istiskal etmesine göz yummaktır.

84 milyonluk güzelim ülkemiz, organize bir cehaletin deneme tahtasına dönüştürüldü. Bu çakma ekonomistler, bir ‘Çin modeli’ deyip duruyorlar. Çin bile ucuz emeğe dayanan modelden vazgeçti. Bunlar, Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakere masasına oturmuş Türkiye’yi, ucuz emek ülkesi yapmayı öneriyorlar.

Erdoğan, kerameti kendinden menkul, bir takım safsataları doğrudan doğruya insanlarımız üzerinde test etmeye kalkıp ekonomiyi batırdı.

Kaynak – HALKTV.com
“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu