Gündem

Hastalıklı Kurbanı Anlamak İçin ‘Kulağından’ Tutun

Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Çelebi, hayvandan insana bulaşan hastalıklar olarak bilinen ‘Zoonoz hastalıklar’ın 200’den fazla çeşidi olduğunu bildirdi.

Özellikle Kurban Bayramı döneminde bu hastalıkların bulaşma oranının arttığını belirten Prof. Dr. Çelebi, “Kurban Bayramı’nda kesimlerde dikkat edilmeme ve birtakım etkenlerden dolayı bu hastalıkların insanlara bulaşma oranı yüzde 37 oranında artabiliyor. Bu oldukça önemli bir durum. Dolayısıyla vatandaşımızın kurban temini, kurban kesimi noktasında dikkat etmesi gereken hususlar var” dedi.

“Hayvanın aşılarını sorun”

Hayvanın hangi bölgeden geldiğinin önem taşıdığını dile getiren Çelebi, şu uyarılarda bulundu:

“Hayvan pazarından kendi bilgisiyle alışveriş yapıyorsa mutlaka kurbanlığı aldığı kişiden o hayvanın ‘menşe şahadetnamesi’ dediğimiz, yani o hayvanın hangi bölgeden geldiğini hangi yere ait olduğunu ve aşılarının yapılıp yapılmamış olduğunu sorup kontrol etmesi gerekir. Kurban satışlarının toplu yapıldığı yerler tercih edilmeli. Çünkü buralar tarım ve orman müdürlükleri, belediyelerin kontrolü altında. Herhangi bir sokak başında ya da başka bir yerde toplanıp da hani kara düzen diyeceğimiz bir tarzda vatandaştan hayvan satın almak oldukça riskli. Çünkü satın aldığınız hayvanın hastalıklı olup olmadığı noktasında bir garantiniz yok. Ancak toplu satışların olduğu hayvan pazarlarında veteriner hekim bulunduruluyor. Orada sürekli görev yapan arkadaşlarımız var.”

Hayvan tüberkülozuna dikkat

Tedbirlere rağmen klinik olarak hastalık belirtisi olmayan hayvanların da olabileceğini belirten Çetin, özellikle hayvan tüberkülozuna dikkat edilmesini istedi. Sığırlardaki verem türünün insanlara da çok rahatlıkla bulaşabildiğini ifade eden Çetin, hastalığın klinik teşhisinin zor olduğunu, kesimden sonraki kontrollerde belirlenebileceğini kaydederek, “Başlangıçta tüberkülozlu hayvanlar ancak şöyle tespit edilebilir; hayvan pazarda cılızdır, zayıftır, iştahsızdır. Emsallerine göre daha halsizdir. Kurban alacaklara şunu öneriyorum; hayvanın bir kulağını tutun. Normalin dışında anormal bir ısı hissederseniz, ateşinin yüksek olduğunu hissedersiniz bu hayvanın hasta olduğuna delalettir. O an için herhangi bir serolojik test, herhangi bir başka laboratuvar testi yapma imkanına sahip olmadığınız için o tür durumda en iyisi öyle çelimsiz gördüğünüz hayvanı almamaktır” dedi.

Kesim sonrası dikkat edilecek hususlar

Tüberküloza karşı kurban kesimi sonrası dikkat edilecek hususlar olduğunu belirten Çetin, şunları söyledi:

“Akciğerde, akciğer boşluğunda, karın boşluğunda, böbreklerin lenf düğümlerinde, vücudun diğer kısımlarında tüberkülozun nodül şeklinde iltihap tarzı mercimek büyüklüğünde daha büyük irinli yapıları görürüz. Böyle bir vaka görüldüğünde vatandaşımız hemen bir veteriner hekime başvurup, dezenfeksiyon tedbirlerini almalı. Ellerini, ayaklarını çok iyi yıkayıp o organa dokunan bıçakları çok iyi temizleyip kenara çekilmeli ve veteriner hekimi bilgilendirmeli. Genelde bir şekilde bütün vücuda yayılmış vakası olan hayvanın etinin tüketilmesi kesinlikle tehlikeli ve sakıncalıdır. Tamamen imha edilmesi gerekir Buna benzer şekilde yine hayvanı kesimden sonra açtığımız zaman özellikle ekinokok dediğimiz parazite sebep olduğu vakalar var. Yine hayvan kesildikten sonra karaciğerin üzerinde yuvarlak bir kayısı büyüklüğünde içi su dolu kesecikler bulunan karaciğer görürseniz bu hayvan kist hidatike yakalanmış demektir. Bunlar da insanlara bulaşıyor. O baloncukların patlatılıp suyunun akıtılması veya suyunu gözümüze vesaire değmesi zarar verir, hatta onun temas ettiği gıdaları da tüketmemiz gerekiyor. Bu tükettiğimiz gıdalar karaciğerimizde yıllar içerisinde pisliklerin oluşmasına sebep oluyor. Dolayısıyla bu anormallikleri hayvan kesildikten sonra gördüğümüzde yenilmemesi lazım. Hatta bazıları ‘lezyonları temizler çöpe atarız, ondan sonra da gerisini tüketiriz’ gibi düşünceye sahip oluyorlar. Sakın böyle bir davranış içine girmeyiniz. Çünkü insan sağlığı açısından oldukça fazla riski taşıyor. Bunların atıkları daha da büyük risklere sebep oluyor. Çünkü o atıkları tüketen köpekler, kediler o parazitin larvalarını, yumurtalarını kendileri alıyorlar. Bu sefer kendi bünyelerinde o paraziti geliştirip bağırsaklarından tekrar çevreye parazit yumurtası olarak 100 binlerce döküp dağıtıp etrafa enfekte ediyorlar. Yine insanların ve diğer hayvanların hastalanmasına sebep olabiliyorlar.”

Kaynak – HALKTV.com
“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu