Gündem

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten Mehmet Şimşek sorusuna yanıt

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK toplantısının ardından canlı yayında açıklama yaptı. 

Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

– Cumhurbaşkanımız öncelikli olarak yapılacak işlerden biri olarak depremzedelerin yaralarının sarılması olduğunu ifade ettiler. Depremzedelere yapılan saygısızlık seçim sürecinde en çok bizi üzen hadise olmuştur. Depremzede vatandaşlarımızın o zor koşullarda gösterdiği basiret karşısında bu vandallığa şahit olduk. Depremzede vatandaşlarımıza dönük hadiseler göstermiştir ki, birilerinin helalleşme dediği altı boş ve yalandan ibaret yaklaşım olmuştur. Milli iradeye yapılan saygısızlıklardan bir tanesi 14 Mayıs gecesi iki belediye başkanlarının ekrana çıkıp ’13. Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu adına konuşuyoruz’ diyerek milli iradeye dönük gasp girişimidir. CHP Genel Merkezi’nden millet iradesine ipotek koyma girişimi içine girdiler. Çok şükür milletimizin sağduyusu bu provokatif tavrı iade etti. Yine Kılıçdaroğlu 14 Mayıs gecesi sokağa çıkmayın diye provokasyona imza attı. O gece ufak tefek olaylar hariç sandığa gölge düşürecek olaylar olmaksızın bütün bu süreç başarıyla geçirilmiştir.

– Cumhurbaşkanımız 16 kez girdiği referandum ve seçimleri kazanan lider olarak millet iradesine her zaman saygılı olduğunu, kazandığımız, kaybettiğimiz yerlerde de göstermiştir. Batı’da bazı yayın organları ‘diktatörler ikinci tura kalmaz’ diyerek içine düştükleri çelişkili durumu ifade ettiler. Aylarca CHP yandaşı gazeteci ve yorumcular, bize sürekli olarak ‘seçim sonucu farklı şekilde ortaya çıkarsa saygı duyacak mısınız’ diye sordu. Bu söylem gündem yapıldığı zaman haklı olarak tarafsız gazeteciler bu soruyu sordular. Onların yaklaşımını tabii ki saygıyla karşılıyoruz. CHP yandaşı gazeteci ve yorumcuların siyasi angajman içerisine AK Parti’nin demokratlığını sorgulama hakkı kendileriymiş gibi ortaya koydukları süreci hep birlikte takip ettik. 

– Karşımızdakiler sandığa saygı konusunda sabıkalı. 2 CHP’li belediye başkanının çıkıp oylar sayılırken cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’dur diyerek olmayan sistemlerinin olmayan verilerini millet iradesine dayatmalarını gördük. Demokrasi yarışını milletimizin her bir ferdi olgunlukla yönetti. Dünyanın yorumları neticesinde Cumhurbaşkanımız açık ara galibiyetle seçimi sonuçlandırdı. Türkiye Yüzyılı iradesinin milletimizden onay alması anlamına geldi.28 Ekim günü Gazi Mustafa Kemal Atatürk devletimizin kurucusu olarak yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz demişti. 100 yıl sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Yüzyılı’nı ilan etti.

– Atatürk’ün 100 yıl evvel Cumhuriyet’i ilanından 100 yıl geçen süreçte demokrasimiz çok büyük tecrübeler edindi, çok büyük sınavlar verdi. Bugün itibariyle demokrasi sınavında hem Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bir kez daha onay almıştır. Karşımızdakilerin en büyük argümanı güçlendirilmiş parlamenter sistem diye son derece eklektik, yamalı bohça gibi bir sistem üretmişlerdi. Bir şekilde devlet içinde devlet mekanizması üretmeye dönük yapılanmayı devlet modeli olarak sunmaya çalışmışlardı. Milletimizin buna onay vermediği net bir şekilde görülmüştür. Kaybeden siyasi partiler, siyasi parti yöneticileri, siyasetçiler ve genel başkanlar olmamıştır ama kaybeden hiçbir vatandaşımız olmamıştır.

– Seçim sonrasına dönük provokasyon yapacak ‘Türkiye içe kapanacak’ diyenler bir kez daha yanılmışlardır. Dün dünyanın en önemli liderlerinden farklı coğrafyalara sayın Cumhurbaşkanımızı tebrik etmişlerdir. Herkes Türkiye’deki yeni dönemi heyecanla karşılamışlardır. Dünyanın çeşitli yerlerinde Türkiye’yi seven pek çok insan seçim sonuçlarını tatlı dağıtarak kutladılar. Herhalde bu kadar baklavanın dağıtıldığı başka bir seçim olmamıştır. Ülkemizin sevincini sevinci, kederini kendi kederi bilen gönlü zengin insanları sevgilerimizi, saygılarımızı, muhabbetlerimiz iletmek isteriz. İlk defa bir siyasi parti genel başkanı, sayın Kılıçdaroğlu mezhepçi yaklaşımları seçim sürecinin bir parçası haline getirmeye çalışmıştır. Bunun karşısında hep şunu söyledik; adlarımız farklı, adetlerimiz, mezheplerimiz farklı olabilir ama biz siyasal alanın değerleriyle konuşuyoruz, hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Şimdiye kadar Türk siyasetinde hassasiyetle kaçınılan bu durumun gündeme getirilmesi üzücü ve sorunlu olduğunu ifade etmek isterim.

– YSK mensupları, kamu görevlileri bütün bu sürece katkı veren bütün görevlilere çok teşekkür ediyoruz. Türkiye’deki seçim mekanizmalarının ne kadar güvenli olduğu görüldü. Karşımızda CHP başta olmak üzere veri akışı çökerken bizim seçim mekanizmamız saat gibi işlemiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız bu çalışmaları yürüten genç kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı tebrik etti.

– Seçim sürecinde en büyük yalanı Mansur Yavaş söyledi. AK Parti’nin 3 kere terörist başını bırakmaya teşebbüs ettiğini söyledi. Gece gündüz terör örgütlerinden gelen destekleri dile getirenlere suskun kalanlar bu tip yalanlar içine girdiler. Biz de sayın Kılıçdaroğlu’na ‘Birilerin size çıkıp terör örgütünün argümanlarını dillendirip, bu tür desteği reddediyorum, kırmızı çizgi çekin’ dedik. 14 Mayıs’a kadar Kılıçdaroğlu sessiz kaldı. Şimdi burada acz içerisinde kalanlar. Bu tablo karşısında söyleyecek bir şey bulamayanlar çıktılar AK Parti üç kere terörist başını serbest bırakmak için kanun çıkarmaya çalıştı dediler. Baştan aşağı yalan. Bahsettiği kanun Kenan Evren, Turgut Özal zamanlarından beri milli güvenlik kararları ile çıkarılmış bir kanun. Bu topluma kazandırmayla ilgili kanun. Bu kanunda örgütü deşifre eden herhangi suça bulaşmamış kişilere, örgütün dağılması için alan yaratmak üzere MGK karıyla 1985 yılında örgütün çözülmesini sağlamaya dönük yaklaşım geliştirilmiş.

– Bu kanun esasında terörist başını, PKK terör örgütü yöneticilerini kapsamıyor. Bu açık ve net. Daha sonra bu süreli olduğu için çeşitli kereler güncellenmiş. Bizim iktidarımız döneminde de güncelleme yapılmış. Bu ne terörist başını kapsıyor ne de başka terör örgütü yöneticilerinin serbest bırakılmasına dönük yaklaşım var. Terörist başının yargılandığı ve ceza aldığı maddenin zaten bu kanuna girmesi mümkün değil. O ellerindeki belgede imzası olan iki isim bakanlar kurulu üyesi bile değil. Köşeye sıkışıldığı zaman, siyasi çelişkilerinin altında kaldıkları zaman nasıl bir iftira, yalan kampanyası içerisine girdiklerini gördük. Bunu yapmalarının sebebi aylarca beraber yürüdükleri siyasiler ‘Kılıçdaroğlu kazanırsa terörist başına imtiyaz vereceğiz’ dediğinde sustular, seyrettiler. 14 Mayıs’ta milletten cevabı alınca yalan üretmeye çalıştılar. Söylediklerinin bir cümlesi bile doğru değildir. Yalan siyaseti sandığa gömülmüştür. 

“24 saat”

Bənzər məqalələr

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Başa dön tuşu