Rusya işgale başladığından bu yana Lviv, görece ülkenin en güvenli kentlerinden biri. Hatta büyük şehirler arasında en güvenlisi konumundaydı. Ancak Rusya Lviv’i de bombalamaya başladı. NATO ve AB yardımlarının ülkeye girdiği şehir olan Lviv, hem stratejik hem de kültürel olarak kritik konumda.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal harekatında iki hafta geride kalmış durumda. 13 Mart’a girilen gece Rusya, Ukrayna’nın Polonya sınırını da bombaladı. Lviv Bölgesi Askeri Yönetimi, Polonya sınırı yakınlarındaki Yavoriv’de uluslararası barış ve güvenlik merkezinin bombalandığını ve söz konusu merkezde yabancı askeri eğitmenlerin çalıştığını duyurdu.
Ukrayna’nın batısında yer alan sınır şehri İvano-Frankivsk de gece Rusya bombardımanı altında kaldı. Belediye Başkanı Ruslan Martsinkiv yaptığı açıklamada vatandaşına seslenirken şunları söyledi:
“İlk belirlemelere göre şehrimizin havaalanı vuruldu. Detaylar netleştiriliyor. Düşmanın amacı panik ve korku oluşturmak. Resmi kaynaklardan bilgi aldığınızda son derece dikkatli olmak gerekiyor. Size söylenenlere uyunuz. Havaalanına yakın bölgelerdeki vatandaşlarımızdan imkanlar dahilinde başka bölgeye taşınmalarını rica ediyorum.”
13 Mart sabahı Lviv Valisi de bir duyuruda bulundu ve Rusların askeri tesise yaptığı saldırıda 9 kişinin yaşamını yitirdiği, çok sayıda da yaralı olduğunu bilgisini paylaştı. Can kaybı sayısı gün içinde 30’u aştı.
Peki İvano-Frankivsk Belediye Başkanı Ruslan Martsinkiv’nin kastettiği “başka bir bölge” neresi olabilir ki? İşgalin başladığı günden bu yana ülkeyi terk etmeyi tercih etmeyen ya da terk edemeyen Ukraynalılar ekseriyetle Lviv ve çevresine hareket etti. Görece güvenli olan bu bölge de ateş altında…
Batı Ukrayna, savaş bölgesinden kaçan milyonlarca Ukraynalının yanı sıra iş insanları, gazeteciler, diplomatlar, vesaire için haftalardır güvenli bir sığınak oldu. Son yaşananlar, bu güven duygusunu da delmiş oldu. Hava saldırılarında ölenler için düzenlenen cenaze törenini dinleyen 43 yaşındaki Miroslava Kozyupa “Artık Ukrayna’da barışçıl bir kasaba yok” ifadelerini kullanıyor.
Savaş, çatışmalar ve Ukrayna’nın uzun süredir yaşadığı anlaşmazlıklar bir yana basitçe bir turist bakış açısı ile ülkenin önemli şehirlerinden Lviv ve Harkov arasındaki fark görülüyor. Lviv, Ukraynacanın çok çok baskın olduğu bir şehir. Harkov’da ise Rusça için o denli baskın bir yüzde görülmese de şehir en çok Rusça konuşulan şehirlerin başında geliyor.
Ülkede kabul gören “Harkov” ifadesinin dahi Rusça olduğunun altını çizmek gerek. Şehrin adı aslında Harkiv. Lviv gibi… “Lviv” ifadesinin ise Rusçası Lvov. Bu bile aradaki farkı anlatıyor. Lviv, ülkenin konumu itibariyle de bu sayede gelişen kültürel etkileşimlerle de ülkenin Batı’ya dönük yüzü. Pek çok turiste göre Lviv, Harkov’a nazaran “daha bir Avrupa şehri.”
Bu turistik ve kültürel bakış açısının hayata yansıması ise Lviv’in daha AB ve NATO taraftarı olmasıyla sonuçlanıyor. Ayrıca gerçek NATO sınırlarına sadece kilometrelerce uzaklıkta olan şehir askeri açıdan da oldukça kritik. Lviv, Belarus sınırından da çok uzakta değil ve şehirdeki endişe artıran durumlardan biri de Belarus’tan girebilecek olan kuvvetler.
Bölgenin Avrupa ve ABD’den gelen silahlar için bir koridor rolü oynaması da bölgeyi hedef haline getirdiği düşünülüyor. Cumartesi günü Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov Rus televizyonuna yaptığı açıklamada, ABD’yi Ukrayna’ya gönderilen silahlı konvoyların Rus ordusu için “meşru hedefler” olacağı konusunda uyardığını dile getiriyordu.
