Hasat zamanlarında tırpanı, tırmığı ve dirgeni omuzlayıp yola koyulurduk. “Nereye gidiyorsun?” diye soran olursa çok basit bir cevabımız vardı: “Çöle” Nadasa bıraktığımız, arpa, buğday ya da yulaf ektiğimiz tarlaların bulunduğu o uçsuz bucaksız platoya “çöl” derdik. Çocukluğum, baharda yeşile kesen, çiçekleriyle bin bir renge bürünen, arıların kanat çırptığı, yaban hayvanlarının koşuşturduğu, bıldırcınların yuva kurduğu, sunduğu []
www.sozcu.com.tr